Hakkımızda

Uzman Psikolojik Danışman Melek Erdoğan

İletişim

İletişim Bilgileri

24.09.2025 353

Stres ve Yeme Davranışı

Yemek yemek, yalnızca fizyolojik bir ihtiyaç değil; aynı zamanda psikolojik, sosyal ve kültürel bir deneyimdir. Ancak stres gibi yoğun duygusal durumlarda yemek yeme davranışları normalin dışına çıkarak sağlıksız bir hâl alabilir. Pek çok kişi, stres anında farkında olmadan daha fazla yemek yediğini, hatta ne yediğini bile hatırlamadığını ifade eder. Bu durum, psikoloji literatüründe “duygusal yeme” olarak tanımlanır ve giderek daha fazla araştırmanın konusu olmaktadır.


Stres ve Yeme Arasındaki İlişki

Stres yaşandığında vücutta kortizol ve adrenalin gibi stres hormonları salınır. Bu hormonlar, kısa vadede bedeni tehlikeye karşı hazırlar. Ancak stres uzun süreli olduğunda kortizol düzeyi yüksek kalır ve bu durum özellikle yüksek kalorili, şekerli ve yağlı yiyeceklere yönelik iştahı artırır. Dolayısıyla kişi aç olmasa bile yemek yeme isteği hisseder.

Bilişsel-davranışçı bakış açısına göre stres, bireyde bir “baş etme ihtiyacı” doğurur. Yemek yemek, kısa süreli de olsa rahatlama sağlar; ancak bu rahatlama sürdürülebilir değildir. Zamanla stresli anlarla yemek yeme davranışı arasında otomatik bir bağ kurulur ve kişi bilinçsizce bu döngünün içine girer.


Duygusal Yeme: Psikolojik Arka Plan

Stres anında ortaya çıkan yeme davranışının altında çeşitli psikolojik faktörler bulunur:

 

  1. Duygu düzenleme aracı: Yemek, olumsuz duyguları bastırmak ya da hafifletmek için bir araç haline gelir.
  2. Ödül ve rahatlama: Beyinde dopamin salınımı artar ve kişi kısa süreli mutluluk yaşar.
  3. Kontrol yanılsaması: Hayatın diğer alanlarında kontrol kaybı hisseden birey, yemek üzerinde kontrol kurarak geçici bir denge arar.
  4. Öğrenilmiş davranış: Çocuklukta ödül ya da teselli aracı olarak yiyecek kullanılmışsa, yetişkinlikte stresle baş etmede tekrar aynı yol seçilebilir.

Neden Yememeliyiz?

Stres kaynaklı yeme davranışı, ilk bakışta zararsız gibi görünse de uzun vadede ciddi sorunlara yol açabilir.

 

  • Fiziksel sağlık sorunları: Kilo alımı, obezite, diyabet ve kalp-damar hastalıkları riski artar.
  • Psikolojik etkiler: Suçluluk, pişmanlık ve özsaygı kaybı duyguları gelişir.
  • Kısır döngü: Stres → Yemek → Suçluluk → Daha fazla stres → Yeniden yemek döngüsü oluşur.

Dolayısıyla bu davranış biçimi, hem bedensel hem de ruhsal açıdan sağlıklı bir yaşamın önünde büyük bir engel oluşturur.

Türkiye’de yapılan bir araştırma göstermektedir ki; Duygusal yeme davranışının hem depresyon hem anksiyete hem de algılanan stres seviyesi ile aralarında güçlü bir ilişki bulunmaktadır.

DergiPark


Sağlıklı Çözüm Yolları

 

  1. Farkındalık geliştirme: Ne zaman, hangi duygularla yemek yediğini gözlemlemek için yemek günlüğü tutulabilir.
  2. Bilinçli farkındalık (mindfulness): Yemek yerken yavaşlamak, yiyeceğin tadına, kokusuna ve dokusuna odaklanmak bilinçsiz yeme davranışını azaltır.
  3. Alternatif baş etme yolları: Stresle baş etmek için yürüyüş, nefes egzersizi, meditasyon veya hobi aktiviteleri tercih edilebilir.
  4. Duygu ifadesi: Bastırmak yerine öfke, kaygı ya da üzüntüyü sağlıklı iletişim yollarıyla ifade etmek, yeme ihtiyacını azaltır.
  5. Profesyonel destek: Duygusal yeme, bilişsel davranışçı terapi (BDT) teknikleriyle etkili bir şekilde ele alınabilir. Bu süreçte kişi, stresle baş etme becerilerini geliştirir ve yeme davranışını yeniden yapılandırır.

Sonuç

Stres ve yeme davranışı arasındaki ilişki, yalnızca biyolojik bir refleks değil, aynı zamanda güçlü bir psikolojik mekanizmadır. İnsanlar çoğu zaman aç oldukları için değil, duygularını düzenlemek için yemek yerler. Ancak kısa süreli rahatlama sağlayan bu davranış, uzun vadede hem bedensel hem de ruhsal sağlığa zarar verebilir.

Sağlıklı baş etme yöntemleri geliştirmek, farkındalığı artırmak ve gerektiğinde profesyonel destek almak bu döngüyü kırmanın en etkili yollarıdır. Unutulmamalıdır ki yemek, yalnızca bedenimizi beslemek için vardır; ruhsal boşluklarımızı doldurmak için değil. 


 Uzman Psikolojik Danışman Melek Erdoğan – Bakırköy / İstanbul