Hakkımızda

Uzman Psikolojik Danışman Melek Erdoğan

İletişim

İletişim Bilgileri

29.09.2025 353

Sosyal Anksiyete

Sosyal anksiyete bozukluğu, diğer adıyla sosyal fobi, DSM-5’te anksiyete bozuklukları içerisinde tanımlanan ve kişinin sosyal ortamlarda yoğun kaygı, endişe ve korku yaşamasıyla karakterize edilen bir ruhsal bozukluktur. Özellikle başkalarının değerlendirmesine maruz kalınan veya performans sergilenmesi gereken durumlarda ortaya çıkar. Bu bozukluk yalnızca "utangaçlık" olarak görülmemelidir; çünkü kişinin günlük yaşamını, ilişkilerini ve mesleki hayatını derinden etkileyebilir.

1. Belirgin Kaygı

Sosyal kaygı yaşayan bireyler, tanımadıkları kişilerle tanışma, kalabalık önünde konuşma, bir toplulukta yemek yeme ya da dikkat çekici bir durumda bulunma gibi anlarda yoğun korku hissederler. Bu kaygının temelinde, eleştirilme, küçük düşürülme veya olumsuz değerlendirilme korkusu yer alır. Birey çoğu zaman zihninde "rezil olacağım", "insanlar bana gülecek" gibi düşünceler taşır.

2. Kaçınma Davranışları

Kaygıyı tetikleyen durumlar karşısında birey, bu ortamlardan uzak durmaya çalışır. Örneğin, okulda söz almaktan, iş yerinde sunum yapmaktan ya da sosyal davetlere katılmaktan kaçınabilir. Katıldığı durumlarda ise yoğun bir huzursuzluk yaşar. Uzun vadede bu kaçınmalar, yalnızlaşmaya, akademik veya iş başarısında düşüşe ve sosyal ilişkilerin zayıflamasına yol açabilir.

3. Fiziksel Belirtiler

Sosyal anksiyete yalnızca zihinsel değil, aynı zamanda bedensel belirtilerle de kendini gösterir. Sık görülen fiziksel tepkiler şunlardır:

 

  • Aşırı terleme
  • Titreme ya da sesin titremesi
  • Çarpıntı veya kalp atışında hızlanma
  • Karın ağrısı, mide bulantısı
  • Yüz kızarması (flushing)
  • Baş dönmesi, bayılacak gibi hissetme

Bu belirtiler kişinin kaygısını daha da artırarak "kısır döngü" oluşturur.

4. Belirtilerin Süresi

DSM-5’e göre sosyal anksiyete bozukluğu tanısı konulabilmesi için belirtilerin en az altı ay boyunca devam etmesi gerekir. Bu süre zarfında birey, çoğu sosyal durumda aynı kaygıyı tekrar tekrar yaşar.

5. İşlevsellikte Bozulma

Sosyal kaygı, bireyin yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Kişi iş yaşamında yükselme fırsatlarını kaybedebilir, eğitim hayatında potansiyelini gerçekleştiremeyebilir ya da sosyal ilişkilerinde yalnızlık yaşayabilir. Zamanla özgüven kaybı ve depresyon gibi ek sorunlar da gelişebilir.

6. Diğer Bozukluklardan Ayırt Etme

Doğru tanı koymak için bu belirtilerin başka bir psikiyatrik rahatsızlık (panik bozukluk, agorafobi, otizm spektrum bozukluğu vb.) ile açıklanmadığından emin olunmalıdır. Ayrıca madde kullanımı veya başka tıbbi bir durumun sonucu olmadığı da değerlendirilir.


Ek Bilgiler

 

  • Yaygınlık: Sosyal kaygı bozukluğu, en sık görülen anksiyete bozukluklarından biridir ve genellikle ergenlik döneminde başlar.
  • Risk Faktörleri: Genetik yatkınlık, çocukluk döneminde aşırı eleştiriye maruz kalmak, travmatik sosyal deneyimler ve utangaç kişilik özellikleri riski artırabilir.
  • Tedavi: Sosyal anksiyete bozukluğu tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), maruz bırakma teknikleri ve gerektiğinde ilaç tedavisi (örneğin SSRI grubu antidepresanlar) en sık kullanılan yöntemlerdir. Ayrıca gevşeme egzersizleri, nefes çalışmaları ve sosyal beceri eğitimi de tedaviyi destekler.

Sosyal anksiyete bilimsel yöntemlerle ele alındığında kontrol altına alınabilen durumlardır. Psikoterapi, bu süreçte hem bilişsel hem de duygusal düzeyde önemli kazanımlar sunar.

Profesyonel destek almak isteyen bireyler için Bakırköy’de psikolog hizmetleri kapsamında randevu ve iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz.

Uzm. Psk. Dan. Melek ERDOĞAN